Dr. Abdulkadir Turanİstikamet ve Üslûp

22 Aralık 2022
https://inzardergisi.com/wp-content/uploads/2022/12/Istikamet-ve-Uslup.jpg

İslam, bir bütündür; güzellik ve gücünü bütünlüğünden alır. Bütün olarak tatbik edilince güzelliği kendini gösterir. İnsanın hayatına kattığı güzellikler de ancak bütünlük içinde vücut bulur.

İnsanın iletişiminde, kendisini ifadesinde iki yan vardır: Mahiyet (içerik, öz), üslûp (şekil).

İstikamet, yani doğru yol üzere bulunma genel manada özle ilişkili bilinir. Öz iyi olursa, üslûbun kendiliğinden iyi olacağı gibi bir kanaat dillendirilir. Maalesef öyle değildir.

Öz ile üslûp, birbirini tamamlasalar da gerek insan eğitimi gerek İslam’a davette bu iki yanı ayrı ayrı ele alıp işlemek icap eder.

Çok nitelikli bir hediyeyi çok çirkin, pejmürde bir kutunun içine koyduğunuzu düşünün. Belki hediye sahibi kutuyu açmadan atacak, böylece içindeki hediye heba olacaktır.

Ya da tam tersi, sıradan ve anlamsız bir hediyeyi süslü püslü bir kutunun içine koyduğunuzu düşünün. Hediye sahibi kutuyu açtığında hayal kırıklığı yaşayacak ve hediye kalpleri ısındırmak bir yana nefrete bile yol açabilecektir.

İnsanı saptıran sözler bir sanat üretimi edasında dillendirildiğinde insanlar onu dinler. Ama insana yararlı sözler dahi kaba saba ifade edildiğinde insanlar, ondan faydalanmak bir yana rahatsız olur.

Müslümanların insanlarla iletişiminde bu yönde bir sorun söz konusudur. Batılı bir eğitim almış ama İslam konusunda cahil olan kimileri, İslam’a muhalif nice fikirleri güzel bir üslûp içinde anlatırlar ve nice insanı saptırırlar.

Buna karşı nice samimi Müslüman hatta üzerinde alimlik sıfatı bulunan nice kişi, İslam’ı öylesine çerçevesiz, sınırsız anlatırlar ki üslupları insanları çekmek bir yana kovar, uzaklaştırır. Sonra suphanallah “Kimse, hakkı dinlemek istemiyor!” derler, öyle zannederler.

Özün güzelliği her zaman üslubun güzelliğini getirmiyor. Öz ne ölçüde güzel olursa olsun üslûp ondan farklı olabiliyor.

Kur’an-ı Kerim öz olarak mükemmel olduğu gibi üslup olarak da mükemmeldir. Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’in bu güzellikte duyurulmasını, İslam’ın o güzellikte tebliğ edilmesini emreder:

Yüce Allah’ın Kur’an’da emr/tavsiye ettiği üslûplar şu on başlık altında toplanır:

  1. Kavl-i Hasen (Güzel Söz)

“Kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler; yoksa şeytan aralarına girer. Kuşkusuz şeytan insanların apaçık düşmanıdır.” (İsra, 17)

“Hasen söz”, akıl ve basiret açısından güzel görünen sözdür. Hasen sözün özü doğru, şekli ise etkileyicidir.

  1. Kavl-i Kerim (Cömert söz)

“Anne babaya gönül alıcı güzel (kerim) sözler söyle!” (İsra 23)

“Kerim söz”, kişinin karşısındakinin iyiliğini ve ona iyilik yapmak istediğini duyuran sözdür. Öyle bir söz ki karşınızdaki onu duyunca size karşı bir kırgınlığı varsa geçer. Öyle bir söz ki karşınızdaki onu duyunca bu sözün sahibi iyilik ehlidir, der.

  1. Kavl-i Beliğ (Açık ve etkili söz)

“Onlara öğüt ver ve onlara, kendileri hakkında etkili ve güzel (beliğ) söz söyle.”  (Nisa, 63)

“Beliğ söz”, güzel ve etkili sözdür. Böyle sözün edebî/estetik bir yanı vardır.

Ayet-i Kerime, münafıklarla ilgilidir. Münafığın zihin ve kalbi karmakarışıktır. Yüce Allah, buna karşı beliğ sözü emreder. Zira beliğ söz etkili olduğu kadar netliğe vesile olur.

  1. Kavl-i Ma’rûf (İyi söz)

“Onlara gönüllerini alacak güzel (ma’ruf) sözler söyleyin!” (Nisa, 8)

“Ma’ruf”, Şeriat ve adap açısından iyi olandır.

Ayet-i Kerime, miras dağıtılırken orada hazır bulunan yetimler, akrabalar ve miskinler hakkındadır.

Bu mahiyette “ma’ruf söz”, onlara gönüllerini alacak, onların kalp kırıklığını giderecek söz anlamındadır.

  1. Kavl-i Leyyin (Yumuşak söz)

“Firavun’a gidin. Çünkü o azmıştır. Ona yumuşak (leyyin) söz söyleyin. Belki öğüt alır yahut korkar.” (Taha, 43-44)

“Leyyin söz”, söylenişi halimce olan, sahibinin doğrusundan emin ama üslûbunda yumuşaklığı edepten sayıp tatbik ettiğini duyuran sözdür.

Ayet-i Kerime, Hz. Musa’ya kardeşi Hz. Harun’la birlikte Firavun’a gitmesini emreder. Yüce Allah, bize bu ayette hayatın bir kanununu öğretir. Yumuşak bir söz, sert bir zorbanın korkup hakka gelmesine vesile olabilir. Buradaki yumuşaklıkta vakar vardır. Yumuşaklık vakarla buluştuğunda naif ve latif olur. Söz, arka planı hissettiren estetikliğiyle karşıdaki kişide kalp yumuşaması ile birlikte merak oluşturur.

  1. Kavl-i Adl (Adaletli/Dengeli söz)

“Söz söylediğiniz zaman, yakınlarınız dahi olsa adaletli ve dengeli olun, Allah’a verdiğiniz sözü tutun. İşte Allah size, iyice düşünesiniz diye bunları emretti.” (En’âm, 112)

“Adl”, denge ve eşitliktir. Adalet ise herkese hakkını vermektir. Ayet-i Kerime, bize yakınlarımızla konuşurken dahi sözde aşırı gitmemeyi, sözü ölçülü tutmayı ve sözümüzde durmamızı emreder.

  1. Kavl-i Sedîd (Doğru ve sağlam söz)

“Ey iman edenler! Allah’a itaatsizlikten sakının ve doğru (sedid) söz söyleyin!” (Ahzab, 70)

Başka bir ayette yetimlerin haklarının verilmesi ile ilgili olarak yüce Allah “Allah’tan sakınsınlar ve doğru söz söylesinler.” (Nisa, 9) buyurmaktadır.

“Es-sedîd”, doğru, düzgün ve isabetli olmak anlamına gelen “sedde” kökünden türemiştir. “Sedid söz”,  içeriği doğru, dayanağı sağlam, söylenişi dengeli, isabeti tam olan sözdür, doğru yerde, doğru zamanda, bir delil üzere ve bir hedef üzere söylenen sözdür. Böyle bir söz bir anda ağızdan çıkmaz. İradeyle, bilinçle ve yerine getirilmek üzere söylenmiştir.

  1. Kavl-i Tayyib (Hoş söz)

“Ve onlar, sözün en güzeline yöneltilmişler, övgüye layık olan Allah’ın yoluna iletilmişlerdir.” (Hac, 24)

“Tayyib”, hoş, güzel, lezzetli, tatlı, güzel/hoş koku, saf ve temiz, helal, demektir. “Tayyib söz” de güzel, hoş, tatlı, yumuşak, incitmeyen, gönül alan ve muhatabı nefret ettirmeyen, pürüzsüz, yalın, saf, her türlü çirkinlik ve kabalıktan uzak söz anlamındadır.

Kur’an-ı Kerim, tayyib söze yönelmeyi altından ırmaklar akan cennete girmeye götürecek etkenler arasında saymaktadır.

  1. Kavl-i Meysûr (Rahatlatıcı söz)

“Eğer sen kendin dahi rabbinden umduğun bir lütfu beklemek durumunda (ihtiyaç içinde) olduğun için onlara ilgi gösteremiyorsan hiç değilse kendilerine rahatlatıcı (meysûr) bir söz söyle!” (İsra, 28)

“Meysûr”, kolay ve mümkün olmak, yumuşak başlı olmak, kolaylaştırmak manalarını içeren “yesera” kökünden türemiştir, yumuşak, kolay ve mülâyim demektir. “Meysûr söz” de rahatlatıcı, kolay söz anlamındadır.

Ayet-i Kerime, yardım edilecek kişiler hakkındadır. Onlara yardım yapılamayacaksa en azından rahatlatıcı sözler söylenmesini emr u ferman buyurmaktadır.

  1. Kavl-i Sekîl (Ağır başlı söz)

“Çünkü biz sana kavlen sekîlen/ağır bir söz indireceğiz.” ( Müzzemmil, 5)

“Sekîl söz”, sorumluluk yükleyen, icabetinde zorluk bulunan sözdür. Aynı zamanda bir ağırlığı olan sözdür. Onda anlamsızlık ve yersizlik ifade eden hafiflik yoktur.

Çifte Kanatlı Olmak

Resûl-i Ekrem’in ahlakı Kur’an’dı. Mü’minlerin misali de O’dur. Öyleyse iletişim kurarken, insanlara muamelede bulunurken başvuracağımız kaynak Kur’an-ı Kerim, Resûl-i Ekrem’in Sünneti ve Sünnete hakkıyla tabi olan ulemadır.  İstikamet için mahiyet yeterli değildir, üslûp da gereklidir.

Ne yazık ki Müslümanlar, bu tabi olma hâlin mahiyetinde eksik kalıyorlar; İslâmî üslûbu ise tamamen kaybetmek üzereler. Mahiyet ve üslûp iki kanattır, bir kanadımız yaralı, diğer kanadımız kırıktır.

Bugün İslam’ın mahiyetine hakkıyla tabi olmaya çalışanlar, İslâmî üslubu da edinseler işte o zaman çifte kanatlı olacaklar ve uçup yol almaya başlayacaklardır.