İnzar - Tarihte Bu AyTarihte Bugün (Eylül)

18 Ekim 2022
https://inzardergisi.com/wp-content/uploads/2021/04/inzar-dergisi-tarihte-bu-ay-1280x527.jpg

Şapka Devlet Memuruna zorunlu ( 02 Eylül 1925)

Mustafa Kemal ve arkadaşları tarafından halka benimsetilmeye çalışılan şapka, 2 Eylül 1925’te Bakanlar Kurulu kararıyla, devlet memurları için zorunlu hale getirildi. Daha sonra, 25 Kasım 1925’te kanunlaştı. Artık tüm vatandaşlar için şapka giymek, bir zorunluluk haline geldi.

Mesela 27 Eylül 1925 tarihli belgede, başındaki sarığı çıkarmama hususunda direnen ve uyarıyı ret eden Kasap Ömer’in oğlu Mehmet, İstiklal Mahkemesi’ne sevk edildi. Aynı günlerde tutanaklardaki bir başka belgeye göre ise Alaşehir’de oturan Florina göçmeni Kazım’a, Fesini çıkarması konusunda uyarı yapıldı.  Kazım uyarılara ve hakaretlere karşı, elindeki çakı ile karşı koydu. Kazım, Ankara İstiklal Mahkemesi’ne sevk edildi. Her iki basit olayda bile, Bakanlar Kurulu ve Atatürk’ün onayı var. Bu kişisel tepkilere dahi devletin en üst düzey makamlarının ilgi göstermesi, inkılapların tam anlamıyla yerleşmesi konusunda ne kadar acımasız olunduğunu göstermesi bakımından dikkat çekicidir.

Seyyid Ali Geylani vefat etti (02 Eylül 2021)

Keşmir bağımsızlık mücadelesini, önce Cemaat-i İslami saflarında verdi. Daha sonra Cemaat-i İslami’den ayrıldı. Hürriyet mücadelesini veren partileri bir çatı altında toplamayı başardı. Bu çatı kuruluşun başında durdu. 2010 yılından vefatına kadar ev hapsinde kaldı.

Hain Dedi Ve Astı (16 Eylül 1961)

Adnan Menderes on yıl başbakanlık yaptı. Fatin Rüştü Zorlu, Dışişleri Bakanlığı yaptı. Hasan Polatkan Maliye Bakanlığı yaptı. Halkın onay verdiği,  Üç devlet idarecisi olan bu üç zata düzmece mahkeme kuruldu ve idam edildiler. Farklı hedefleri olan devletin içindeki bazı karanlık mihraklar, devletin en üst kademesinde olanları hain ilan ederek asabildi. Kendini sorgulanamaz gören bu zihniyet, halka neyi reva görmez ki?

Mele Halil Aslangiray Şehit Oldu (02 Eylül 1992)

Henüz yirmi üç yaşındaydı. Âlimdi ve açtığı küçük bir bakkal dükkânına yakın camide çocuklara Kur’an dersi veriyordu. Çok halim olup onu tanıyanların takdirini alıyordu. PKK’yi zehirli bir yılan gibi halkın üzerine salan ve sersemleştiren kirli odaklar, adeta Müslümanlara hayat hakkı tanımıyordu. Mele Halil dükkânında saldırıya uğradı ve kurşun yağmuruna tutuldu. Mele Halil şehit oldu. Muhtemelen onu katleden zavallı sonradan çok pişman oldu. Ellerine silah tokuşturulan gençlerin çoğu sonra pişman oldu. Ama bu gençlerin eline silah verip bu halka terör estirenler yaptıkları fitnenin farkındaydılar.

Muhammed Ata Ketme Şehit Oldu (16 Eylül 1992)

PKK, bütün cehalet kokuşan kini ile kendisine muhalif ve özelikle İslami duruşu olanlara saldırıyordu. Cesaretli gençler, bu belirli bir kuralı olmayan saldırılara karşı koydu. Muhammed Ata o cesaretli gençlerden biriydi. Henüz on sekiz yaşındaydı. Sakin ve edepli olan Muhammed Ata, etrafındaki gençlere moral, onu tanıyanlara umut veriyordu. Sokakta PKK’nin saldırısına uğradı. Şehadet ile rabbine yükseldi. Batman onun için yas tuttu. Taziyesi bir hafta sürdü.

Hanefi Poyraz Ve Fuat Yaşasın Şehit Oldular (18 Eylül 1992)

Yarına umut veren iki gül gibi gençti Fuat ve Hanefi. Okudukları okulun, yürüdükleri yolların, oturdukları mahallenin edep çiçekleriydi. Kur’an talibi bu iki gençten Hanefi 18 yaşında, Fuat 14 yaşındaydı. Gözü dönmüş caniler bu iki genci, Silvan’da caddede yürürken kurşun yağmuruna tuttular. İki taptaze gonca gül, secde ederek yere uzandı ve oracıkta şehit oldular.

Çoban Fuat Keskin Katledildi (05 Eylül 1992)

Ağrının Doğubayazıt ilçesine bağlı Yağmurdüşen köyü yakınlarında devriye gezen askerler, terör sandığı çobanı kurşun yağmuruna tuttu. Olayda Çoban Fuat Keskin hayatını kaybetti. Kurşunlara hedef olan 70 küçükbaş hayvan da telef oldu.

Çiftekavak Mezrası Katliamı (21 Eylül 1987)

Şırnak’ın Güneyce köyü, Çiftekavak Mezrasına gelen PKK’liler, önce evlere bomba attılar. Ardından evlere dalarak rastgele tarama yaptılar. Olay sonrası, 2’si hamile 5 kadın, 4’ü çocuk 11 kişiyi katlettiler.

PKK, İşçileri Katletti (05 Eylül 1995)

PKK’liler, Hatay’ın Samandağ ilçesi Seldiren köyü yakınlarındaki maden ocağını bastı. PKK’liler, iki işçiye 2 bin 600 Alman Markı vererek maden şirketinin kamyonuyla Antakya’dan yiyecek getirmelerini istedi. İşçilere, “Gecikirseniz rehin aldığımız madencileri öldüreceğiz.” tehdidinde bulundular. Giden işçiler gecikince, PKK’liler ellerinde rehin olan 9 madenciyi kurşuna dizdiler. İşçilerden 8’i öldü, biri yaralı olarak kurtuldu.

Şark Islahat planı ve Raporu (24 Eylül 1925)

Şeyh Said direnişinden sonra, Kürtlere karşı yeni asimile, sindirme stratejileri geliştirildi. 8 Eylül 1925 tarihli karar ile bütün raporları bir araya getirmek için “Şark Islahat Encümeni” adı altında bir kurul oluşturuldu. Kurul, başında Atatürk, aralarında İsmet İnönü, Fevzi Çakmak, Mahmut Esat Bozkurt, Celal Bayar, Ali Canani, Şükrü Kaya, Kazım Özalp ve Abdülmelik Renda gibi isimlerin de olduğu bir encümen heyetinden müteşekkildi. Bu heyet, Kürt illerine dönük bir asimile ve sindirme raporu hazırladı.

Özetle raporun bazı içerikleri şunlardır:

-İsyanlara yönlendirenler veya yönelenler, destek verenler, akrabaları ile beraber çıkan çatışmaların masraflarını verecekler.

-Devlet şüpheli gördüğü bazı aileleri bölge dışına yani Türk illerine sürgün edecek.

-Van ilinden Midyat’a kadar olan hatta boşalan Ermeni arazilerine Kafkaslar, Yugoslav ve Arnavut Türk göçmenler; Elazığ, Malatya, Muş ve diğer illerin birçok mıntıkasına, yerli Türkler yerleştirilecekler.

-Kürt bölgelerine yerleştirilen Türklere ev yapmak, arazilerini işlemek için nakdi para desteği verilecek. Kürtlere karşı korunacaklar. Bölgedeki Araplar desteklenecek.

-Umuma açık yerlerde çarşıda pazarda, devlet dairelerinde Kürtçe konuşanlar derhal mahkemeye sevk edilip cezalandırılacaklar.

-Okumuş olsalar dahi devlet dairelerine Kürt olanlar atanmayacaklar. Askere alınan Kürt gençlerine silah verilmeyecek.

-Doğuya idealist becerikli Türk memurlar gönderilecek. İkinci derecedeki memurluklara bile Kürt olanlar atanmayacaktır.

1935’te İsmet İnönü bu raporu daha ileri bir aşamaya aldı. Bu raporun bazı maddelerine göre;

-Diyarbakır güçlü bir Türklük merkezi olabilir.

-Mardin’deki Araplar desteklenirse, Kürt saldırılarını durdurabilirler.

-Siirt Türklüğe hevesli bir şehirdir. Bitlis güçlü bir Türk yuvası ve kalesi olarak tutulmalıdır. -Devletin yanına çekilmek istenenlere bazı devlet memurlukları verilebilir.

-Erzurum devlet kuvvetiyle güçlü bir Türklük merkezi olmalıdır.

-Erzincan ve dersim ıslah edilmelidir.

-Muş, Varto ve Van ovalarında güçlü Türk kütleleri oluşturulmalıdır.

Üç Kitap Yasaklandı (16 Eylül 1950)

Tarihü’d Düvel vel-Emaretül Kürdiye;

Hulasa-i Tarihü’l Kürt vel-Kürdistan

Min Amman İle’l Amadiye ve Cevle fi-Kürdistan-ul Cenubiye

Kitaplar Arapça yazılmıştı ve Kahire’de basılmıştı. Kitapların yasaklanma sebebi, ülkenin bütünlüğünü parçalama amacını gütmesi ve Kürtlüğü ayrı bir toplum olarak görmesiydi.